Geçtiğimiz salı yurdun dört bir yanında coşkuyla kutlanan 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı sona erdi, her şey eskisine döndü ve gerçek vaziyet tıpkı bir tokat gibi yüzümüze vurmaya başladı.
Her yıl olduğu gibi bu yıl da çocuklar için palyaçolar tutuldu, yüz boyama stantları kuruldu, konserler düzenlendi, siyasiler koltuklarını devretti veya uçurtma şenlikleri yapıldı. Etkinliklerin adı değişse de Edirne'den Kars'a yaşanan coşku değişmedi. Ben de Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtığı, ulusal egemenliği millete emanet ettiği ve çocuklara bayram adadığı 23 Nisan'ın coşkusuna herhangi bir gölge düşürmemek için birazcık beklemeyi tercih ettim açıkçası. Madem vakit geldi, artık dünyanın tek çocuk bayramına sahip Türkiye'deki çocukların durumunu biraz sayısal verilerle konuşalım. Veriler durumu daha somut bir şekilde ortaya koysa da konu çocuk olunca verilerin sadece rakamlardan ibaret olmadığını da unutmayalım!
***
Dünyanın tek çocuk bayramına sahip Türkiye'de;
Son 10 yılda toplam 671 çocuk işçi, iş cinayeti nedeniyle yaşamını kaybetti ve bugün itibariyle 2 milyondan fazla çocuk işçinin olduğu tespit edildi!
Sadece geçtiğimiz yıl 40 binden fazla çocuk, istismar nedeniyle dava dilekçelerine konu oldu!
“Çocuk” ile “gelin” kelimesinin hala yan yana gelebildiği Türkiye'de geçen yıl 10 binden fazla kız çocuğu evlendirildi!
Her geçen gün artan beslenme sorunu yaklaşık 3 milyon çocuğun yatağa aç girdiği gerçeğiyle yine kendisini hatırlattı!
Eğitimsiz bir toplumun çocukları koruyamayacağı tartışmasız bir gerçek olsa da 4 milyondan fazla çocuk örgün eğitimin hala dışında!
***
Uzun lafın kısası; yüz boyaları silindi, çocukların gerçek hali rakamlarla ortaya çıktı...
***
Son olarak; çocuk ile işçinin, çocuk ile istismarın, çocuk ile gelinin, çocuk ile açlığın ve çocuk ile eğitimsizliğin yan yana anılmadığı, çocuklarımızın fırsat eşitliğini yakalayabildiği ve bayramlarını gerçekten kutlanabildiği yarınları hep birlikte kurabilmeyi dilerim.